Yapay zeka, insanlığın zamanımızın en karmaşık sorunlarını çözmesine yardımcı olacak, ancak duygusal zekayı yeterli düzeyde gösterebilecek mi?
Modern AI sistemleri, yüz mikro ifadeleri aracılığıyla duyguları tanıyabilir (1960’larda öncülük edilen duygusal bilişim alanı), ses kalıplarını analiz edebilir ve metindeki duyguyu tespit edebilir. Ancak bu, duyguların evrensel parmak izleri olduğunu varsayarak yalnızca duygusal anlayışı simüle eder. AI gerçekten insan duygusunu “hissediyor” mu, yoksa sadece ölçekte kalıp tanıma mı? Her iki durumda da, insan durumunun kritik bir ayırt edicisidir.
İnsan duygusunun karmaşıklığı, kültür ve bağlama göre değişen ince farklılıklarda yatar. Gülmek genellikle mutluluğu ifade eder, ancak aynı zamanda gerginliği de gösterebilir. Bazı kültürlerde, baş sallamak onay anlamına gelirken, bazılarında yalnızca onaylama anlamına gelir. Bu nüanslar önemlidir.
Bazıları bu muazzam karmaşıklığın zamanla kodlanabileceğini ve rafine edilebileceğini savunuyor. Ancak böyle bir yaklaşım sosyopatik taklidi temsil ediyor, gerçek duygusal zekayı değil, duygusal zeka (EQ) olarak da bilinir. Duyguları tespit eden yapay zeka duygusal zeka değil, algoritmik simülasyondur. Yüksek duygusal zekaya sahip bireyler çeşitli sözel olmayan ipuçlarını tanıyarak ve yaklaşımlarını uyarlayarak yerinde kararlar alırlar. Bu, onların her durumda havuç mu yoksa sopa mı yaklaşımının daha iyi işe yarayacağına dair yargı kullanmalarına yardımcı olur; empati ve uyum sağlama yeteneğinin kodlanamayacağına.
Gerçek duygusal zeka, tanıma ve anlama, yaşanmış deneyimler aracılığıyla başkasının duygusal durumuyla bağlantı kurma ve gerçek zamanlı olarak uyum sağlamayı gerektirir. Duyguların nasıl ifade edildiğini ve yorumlandığını şekillendiren nüanslı sosyal bağlamlara yanıt vermeyi talep eder.
Sektördeki birçok önemli ses, AI’nın her alanda insanları geçeceğine inanırken, insan dokunuşu birçok alanda, özellikle duygusal zekaya dayananlarda güçlü bir farklılaştırıcı olarak hizmet eder. Bu alan AI tarafından yakında fethedilmeyecek.
Duygusal zekâ benzersiz bir şekilde insani kalırsa, bunun etkileri çok daha geniş kapsamlıdır. Liderlikte, ekip üyelerine ilham verme ve onlarla duygusal bağ kurma yeteneği yeri doldurulamaz hale gelir. Sağlık hizmetlerinde, bir hastanın dile getirilmeyen korkularını anlamak genellikle klinik uzmanlık kadar değerlidir. Kritik karar alma bağlamlarında, insan duygusal zekâsı algoritmaların sağlayamayacağı bir bağlam sağlar.
Bu net tanımlamaya rağmen, ister bir iş lideri, ister sağlık profesyoneli, ister yazar veya müşteri hizmetleri temsilcisi olun, yapay zeka olmadan daha az etkili olacaksınız. Yapay zeka tarafından yeriniz doldurulmayacak, ancak yapay zeka araçlarını sıklıkla kullanan ve daha iyi sonuçlar elde etmek için daha yüksek derecede duygusal zeka gösteren diğer insanlar tarafından yeriniz doldurulabilir.
Yapay zekanın iş dünyasında giderek daha fazla yardımcı pilotumuz haline gelmesiyle, gerçek rekabet avantajı en gelişmiş yapay zekaya sahip olan kuruluşlarda değil, bu sistemlerle en etkili şekilde işbirliği yapan ve kendi duygusal zekalarını en etkili şekilde kullanan çalışanlarda olacak.
Yapay zeka, diğer dönüştürücü teknolojiler gibi, insanlığın ilerlemesine yardımcı olacaktır. Bazıları onu benimseyecek, uyum sağlayacak ve daha yetenekli hale gelecek, buna direnenler ise kaçınılmaz olarak belirli ortamlarda geride kalacak.
KAYNAK: Vaibs Kumar(2025 March 31) Can AI ever truly demonstrate Emotional Intelligence? IFS Blog. https://blog.ifs.com/2025/03/can-ai-ever-truly-show-emotional-intelligence